YANSIMALAR
TOPLULUĞUNA
sitemize verdiği
destek için

TEŞEKKÜR EDERİZ
  Kitaplar > Kitaplardan Seçme Tümceler
 Sf :   9 / 20
 

 

  • Mahlûk kelimesinin başındaki " mim" harfi " irsâl olunmuş bir kitapsın " anlamına gelir. Kur'ân'daki " her kes kendi kitabını okuyacaktır . (17/14)" ayeti buna işarettir.
  • İnsânlığın esası, " beynel havf-ü recâ " (korku ile sevgi arası), dinin esası ise, " beynetteşbih ve tenzîh "tir.
  • İnsân dünyada iken, Allah kendinde olan, âhirette ise kendisi Allah'ta olacak olan, bir muamma-yı ezeli 'dir.
  • Cahil kimselerde beyin hücreleri kapalıdır. Bilenlerde ise, feth olmuş, yâni açılmıştır. İnsânların bir kısmı bu âleme doldurulmuş olarak gelirler ki, bunlara " dahi " diyoruz. Bir kısmıysa burada çalışarak, bu hücreleri doldurur.
  • Kişi yaptığı işten memnunsa ve o işten zevk alıyorsa cennett 'e, gönül kırmışsa ve ye sevmediği bir iş yapıyorsa cehennem 'dedir.
  • Cûm'a namazı kılmak isteyenlerin önce " kölelik "ten kurtulmaları şarttır.
  • İnsânlar kul olarak, birer " ism "e bağlı olduklarından, o ism'in iktizasını yerine getirirler. Allah ise tüm esmâ 'ya müsemma olduğu için, hiçbir "isim" onu etkileyemez. Çünkü tüm isimler O'nda birleşip, nötralize olur. Allah'ın tarafsızlığı bundandır.
  • İnsân önce, kendi hatasını görmeli, ondan sonra başkasına söz söylemeye kalkmalıdır.
  • Eti yenmeyen, derisi giyilmeyen, tüyünden bir şey yapılmayan bu canlı (insân), niye yaratılmıştır ? Sadece " sevgi " için... İnsândan beklenen de bu sevginin izhârıdır.
  • Bu âlemde, şeklen insân görünümünde olsak bile, beşeriyet âlemi ndeyiz. Ne zaman kendimizi bilirsek, o zaman insânlık âlemi ne terfi ederiz. İnsânın insân olabilmesi için, mutlaka " insân-eli " tutması şarttır.
  • Her şeyin amacı, " sevgi ", " muhabbet ", "temiz yürek " ve " temiz amel "dir; ibadetler dahil, her şey bunu te'min içindir ve teferruattır.
  • İnsân, neresini çalıştırırsa orası gelişir ; bedenini çalıştıran bedeniyle, aklını çalıştıran ise aklıyla gelişir ve yükselir ; bu yükselmeden gâye, " insân " olabilmektir.
  • Dil , kalb'in tercümânı olduğu için, gönle de " Dil " denmekte ve dünyadaki güzellikler de, çirkinlikler de oraya insândan aksetmektedir.
  • Allah, malı mülkü, insânlara, kendi aralarında kaynaşıp, yardımlaşmaları ve bu " hüvezzâhir " âleminde cennetteymiş gibi yaşamaları için verilmiştir. Kişiler ihtirâslarından kurtulabildikleri taktirde, bu amaç gerçekleşecektir.
  • İnsânı şaşırtan, esmâ ve sıfatta kalıp her şeyi ayrı görmesidir. İnsân, buğday, nohut, fasulye, şeker, incir, kayısı, üzüm vs.yi teker teker görüp ayrı zannetmekle hata yapmaktadır. Halbuki, bunların hepsini bir görüp, " Aşûre " deyiverse, yâni müsemmayı tanısa, ayrılıklar ortadan kalkıverir. İşte " tevhîd " budur.
  • Her kes, kendi istidadına göre " kendi-kitabı "nı yazacak ve o yazdığı kitabı yine " kendisi " okuyacaktır.
  • İnsânların, iyiliklerinin ve kötülüklerinin belli olmasını yâni iç âlemlerinin dışa vurmasını sağlayan " mesih " olayı, İsa ile kalkmıştır. Ancak, insân, iç âleminde kendinin ne olduğunu bildiği için, her an kendini " mesh "edebilir.
  • Kıyamet , tamamen yok olmak değil, bir değişim olması demektir ki, bu da aynen insândaki değişime benzer.
  • İnsân, " zât " olduğu için yanmaz, yanan onun sıfâtı olan kiridir. Hiç zât yanar mı ?
  • Kâinatta her şeyin bir karşılığı vardır. İnsânın zâtının karşılığı ise Allah'tır. Çünkü, zâtı zâtına gidecektir. Kâinat ise sıfâtın karşılığıdır ve sonunda insânın sıfâtını kendi içine alacaktır.
  • Nasrettin Hoca, tasavvufu mizahla anlatma yolunu benimsemiş bir zâttır.
  • İnsânın, insân olabilmesi için iki şeye ihtiyacı vardır ; "sevgi" ve " sahavet " ... bu iki şey, insânda varsa, o kişi cennettedir.
  • Ölüm denen olay, bir nevi ortam değiştirmeden ibârettir.
  • " Havf " denen korku, cehaletten kaynaklanır ve insân cehaletinin göstergelerinden biridir.
  • İnsânlıkta amaç , kendini bilmektir .
  • İnsân olarak gelişip onun huylarıyla huylandığımız zaman, O'nun gibi kibâr, edepli, mütevazı, oturup kalkmasını, konuşmasını bilir ; karşısındakini kendisi bilip ona eziyet etmekten kaçınır bir insân oluruz. İşte " cem-ül cem "e gelmek budur.
  • " İnsân " kelimesi ünsiyet 'ten gelir ; " üns " muhabbet, "ünsiyet " yakınlık, sıcaklık, her şey ve herkesle ' barışık' olmak, kimseyi, çingene, zengin, fakir, Musevi, Hristiyan vb. diye ayrı görmemek demektir.
  • İnsân sadece, Allah'la değil, kâinatla da ünsiyet hâlinde olmalıdır.
  • Aslen 'elmas' olarak yaratılan insânın kötülüğe bulaşmasının üç ana nedeni vardır ki bunlar : " Taksirat ", " terfi" ve " imtihan "dır.
  • Rûhu kıyam etmemiş olanlar, görünüşte insândır ama, içi boş tohumlara benzerler.
  • Ünsiyet etmemiş olanların mertebesi, insân değil, " nâs "tır.
  • Allah'ın görülmesini engelleyen 'perde', bizzât beşerin kendisidir.
  • " Tövbe-i nasuh "un anlamı, itiraf edip o hatayı, bir daha işlememektir.
  • Allah merhametlilerin en merhametlisidir, " koruyucu "dur, " seven "dir. Kulun korkma nedeni, kendi hatalarıdır.
  • Kemâlâtın gelişebilmesi için, her şeyin zıttıyla birlikte ortaya çıkması şarttır.
  • Dünya 'dış', âhiret ise 'iç' âlemdir.
  • Bir insânın düşünceleri ne kadar güzel olursa, " Didar "ı da o kadar 'güzel' görecektir. Çünkü, insân, ancak, kendindeki güzelliği hayâl edip onu seyredebilir.
  • Âdem " akl-ı küll ", Havva ise "akl-ı küll"ün tezyinatı olan " nefs-i küll "ün sembolüdür.
  • İnsânlar, eğitim mertebelerine göre, "ef'aliyyun ", " sıfâtiyyun " ve " zâtiyyun "diye üç ana guruba ayrılırlar