• Kitaplarda Tevhid  

Tevhitten bahsetmeyen dinî kitap yoktur. Her dinî kitap tevhitten bahseder. En başta da Kur'an ve Hadis kitapları... Bunları büyük velilerin kitapları takip eder. Bunların hepsi tevhidi anlatır, ama hepsinin bir ortak özelliği vardır ki, o da konuya mecazi bir elbise giydirmiş olmalarıdır. Örnek mi istiyorsunuz? İşte Filibe'li Ahmet Hilmi Bey'in, A'mak-ı Hayal'i... Bir dağ varmış, adı Zirve-i Hîçî'ymiş (Yokluk tepesi'ymiş). Bununla anlatılmak istenen, kelime-i tevhidin başındaki 'dır.

Bütün dinî kitaplar böyledir. Kitab-ı Mukaddes veya Budizm'e ait olanlar da dahil, hangi dinî kitabı okursanız okuyun, hiç birinde kötülük yapın, kötü iş yapın diye yazmadığını görürsünüz. Çünkü, hepsi Allah kelamıdır. Müslümanlıkta fikrî bakımdan Allah'ın ihata-yı külliyesi tecelli ettiği için, Kur'an'a eklenecek başka bir şey bulunmamaktadır. Eklenecek bir şey bulunamadığı gibi, O'ndan kaçılıp, kurtulabilinecek bir yer de yoktur. Çünkü, Allah: Her şeyi ihata-yi külliyesiyle kapsamış”tır <4-126>. Bu noktada, ancak, kendinden kendine, yani kötü düşünceden iyi düşünceye kaçmak gerekir.

Allah, ancak sözle bilinip, anlatılabildiği için Yohanna, İncil'inde O'nu kelam olarak nitelendirmiştir. Biz de: “Kelam-ı Kadim” deriz. Peygamber'den gelen kelama da: “Kelam-ı Hâdis” denir. Hadis tabiri de buradan kaynaklanır.

Kadim olan kelam nasıl oldu da Peygamber'de Hadis hale geldi? Kelam zatta iken kadimdi, fakat beşer kisvesine bürünen Muhammed'in ağzından çıktığında hadis hale geldi.