• Kulaklar
İnsanda, kulağın gözden önde geldiğini söylemiştik. Bunun delili: kör peygamber olduğu halde, sağır peygamber olmamasıdır. Gözleri görmeyen peygamber Hazret-i Yakup'tur. Gözleri önce kör olmuş, sonra oğlu Yusuf'un gömleğini gözüne sürünce açılmıştır.
Sağırlık, doğuştan olursa, dilsizliğe neden olur. Doğuştan dilsiz olanlarda neden, çocuğun işitmemesidir. İşitemeyince, duyduklarını depo edemez. Bir şey kapamadığı için de deposu boş kalır. Şimdi, böylelerine dudak hareketleriyle konuşma öğretmektedirler.
Allah kimseye işitme zorluğu vermesin. Bu dilek tüm duyular için geçerlidir. Çünkü, hepsinin yeri ayrıdır. Kulağın önemini belirtmek için anlatılan bir hikaye vardır. Hikayeye göre:
İnsan üç çeşittir. Birincide, kulak tıkalıdır ve ne söylenirse söylensin içeri girmeyeceği için, o bir işe yaramayacaktır. İkincide, söylenenler bir taraftan girip, diğer taraftan çıkacağı için, o da makbul değildir. Böyleleri için: “Söyle, söyle faydasızdır” denir. Ama üçüncüde, söylenenler içerde kalacağı için, onların, ilerde destur verildiğinde, dışarı boşaltacak dolu bir depoları olacaktır. Zaten izin verilmezse içindekileri boşaltmak kişinin elinde değildir. Bir şiirimizde:
“Bir emirdir çeviren arş ile kürs-i feleği
Buna memur oluyor yerle göğün her meleği”
diyerek, bu gerçeği anlatmak istemiştik.