•
Yüz
İnsanın yüzü cemalullahtır ve Allah'ın insana verdiği kitabın ön sayfası, yani Fatiha'sıdır. Fatiha güzel olmazsa, göz ondan nasibini alamaz. Bazıları: “İçi güzel olsun yeter” derler. Evet. doğrudur, ama herkes içe bakmasını bilemeyeceği için insanın içinin de, dışının da güzel olması istenir ki, herkes ondan hoşlansın.
“Allah güzeldir ve güzeli sever” sözünün halk arasındaki karşılığı: “Güzele bakmak sevaptır” deyimidir. Ama biz güzeli bilmediğimiz için güzelin suretine bakıyor ve o suret bozulunca, güzel yerinde durduğu halde, onu tanıyamıyor ve güzelliği gitti diye ondan kaçmaya başlıyoruz.
İnsanın bedensel güzelliği; ayın, on dördündeki parlaklığına benzer ve geçicidir. Allah'ın güzelliği ise kalıcı olduğundan, dışa değil, daima o iç güzelliğe bakmak gerekir. Buna da: “Mecazdan geçip, hakikate gelmek” denir.
Onun için insan, hiç bir zaman güzelliğine güvenmemelidir. Çünkü güzellik, onun görünüşüne o güzelliği verenindir. Kişinin: “Güzelim” dediği şeyin aslı topraktır ve sonunda yine toprak olacaktır. O toprağı hayattayken güzel gösteren, ona yansıyandır. Biz, O'nu bilmediğimiz için aksine güzel diyoruz.
Biz, güzellik diye hayale tapıyoruz. Taptığımız bir gölgeden başka bir şey değildir. Eğer bilinçlenir de, o güzelliği yapana taparsak, o zaman gölge silinir ve o gölgede, asla tapmış oluruz.
“Hakk görüşüyle baksan vech-i hasene
Yazılır defter-i a'maline bin bir hasene”
beytinin anlamı budur.
Bu anlattıklarımızın en güzel ispatı; sevgilisi ölen kişinin onu gömmesidir. Sevileni, canlıyken sevdirip, güzel gösteren Allah'ın nurudur. O nur da kendinden ayrı olmadığı için, resme değil, ressama yönelmek ve ressamı istemek lazımdır.